İÇİNDEKİLER
GELİR VE SERVET EŞİTSİZLİĞİ: TÜRKİYE
Anthony B. Atkinson “Eşitsizlik Ne Yapılabilir? (s.15)” kitabında “Gelir dağılımını anlamak, ekonominin işleyişini anlamak için gereklidir.” der.
Bence ekonomiyi daha iyi anlayabilmek için para ve eşitsizliği (gelir ve servet) bir bütün olarak anlamak gereklidir. Bu yüzden anlatmaya çalışacağım konularda fazla ilerlemeden Türkiye’nin eşitsizlik görünümü sizlere sunmak istedim.
Thomas Piketty “Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital (s.632)” kitabında “Sosyal bilimlerin tüm disiplinlerindeki araştırmacılar, gazeteciler, yorumcular, sendikacılar, eğilimi ne olursa olsun tüm politik aktivistler ve hele ki tüm yurttaşlar parayla, onun nasıl ölçüldüğüyle, onu çevreleyen olgularla ve onun tarihiyle yakından ilgilenmek zorundadırlar. Yeterince paraya sahip olanlar kendi çıkarlarını savunmayı asla ihmal etmezler. Rakamlarla uğraşmayı reddetmenin en yoksullara fayda sağladığına ise pek rastlanmamıştır.”demektedir.
Bu çalışmada kullanılan veriler World Inequality Database (WID)’den alınmıştır. Bu veri tabanı verilerin niteliğini 5 yıldız üzerinden puanlamıştır. Türkiye’ye ilişkin verinin niteliği 2 yıldızdır. Ayrıca gelir eşitsizliği verilerinde 2020-2022 dönemi tahminleri daha da niteliksizdir. Ayrıca hem gelir dağılımı hem de servet dağılımı verileri cari fiyatlarladır.
Gelir eşitsizliği 20 yaş ve üstü nüfusun “vergi öncesi” gelirlerinin milli gelirden aldıkları payları ifade eder. Vergi sonrasında gelir eşitsizliğinin görünümünün değişecebileceği unutulmamalıdır.
Türkiye Gelir Eşitsizliği: 1987-2022
Aşağıdaki grafikte Türkiye’nin 20 yaş ve üstü nüfusun vergi öncesi gelir eşitsizliği sunulmuştur. Bu grafiğe göre, 1987-2007 döneminde en üst %10’luk kesimin milli gelirden aldığı payın düşerken, en alt %90’nun yani orta %40’lık kesimin ve en alt %50’lik kesimin payının arttığını görüyoruz. 2007 yılından sonra ise en üst %10’luk kesim milli gelirden aldığı pay yavaş yavaş artarken, orta %40’lık kesim ve en alt %50’lik kesimin milli gelirden aldığı pay azalmıştır.
Bu grafiğe göre, cari dönemde milli gelirin paylaşımının şu şekilde olduğunu görüyoruz.
- En üst %1’lik kesimin geliri milli gelirin %19’u,
- En üst %9’lik kesimin geliri milli gelirin %33’ü,
- Orta %40’lık kesim geliri milli gelirin %34’ü,
- En alt %50’lik kesim geliri milli gelirin %14’üdür.
Toplumun gelir seviyesine göre kesimlerinin “en alt %50’lik kesime göre” milli gelirden ne kadar fazla pay aldığını görebilmek için aşağıdaki grafik oluşturulmuştur.
Aşağıdaki grafiğe göre, 20 yaş üstü en üst 1’lik kesimin milli gelirden aldığı pay kendisinin 50 katı büyüklüğünde nüfusa sahip olan en alt %50’lik kesimin payından %32 (=(%19/%14-1) daha fazladır.
En üst 9’lik kesimin milli gelirden aldığı pay en alt %50’lik kesimin payından %132 (=(%33/%14-1) daha fazladır.
Orta 40’lık kesimin milli gelirden aldığı pay ise en alt %50’lik kesimin payından %141 (=(%34/%14-1) daha fazladır.
Yukarıdaki her iki grafikten açıkça görüleceği üzere, 1987’den 2007’ye kadar olan dönemde gelir eşitsizliğinde düşüş gözlemlenmektedir. Ancak 2007’de gelir eşitsizliğinde düşüş eğilimi durmuş ve hatta sonrasında eşitsizlik yavaşta olsa artış eğilimi göstermiştir. Gelir eşitsizliği seviyesi kabul edilebilir olmaktan çok uzak olsa da 1990’lara göre belirgin bir biçimde daha iyi durumdadır.
Türkiye Gelir Eşitsizliği Düşüş Dönemi: 1987-1994 ve 2002-2007
1987-2023 dönemi Türkiye gelir eşitsizliği görünümüne baktığımızda, 1987-1994 dönemi ve 2002-2007 dönemi, genel olarak, gelir eşitsizliklerinin azaldığı bir dönem olarak görülmektedir.
1987-1994 döneminde en üst %9 ‘luk kesimin, ortadaki %40’lık kesimin ve en alt %50’lik kesimin gelirden aldığı paylar artmıştır.
2002-2007 döneminde ise ortadaki %40’lık kesimin ve en alt %50’lik kesimin gelirden aldığı pay artmıştır ancak en üst %9’luk kesimin payı biraz düşmüştür.
1987 yılında en üst %1’lik kesim milli gelirden %27,9 pay alırken 1994 yılında bu oran %6,5 puan azalarak %21,4’e gerilemiştir. Bu %6,5 puanlık düşüş, %1,6’lık puanı en üst %9’luk kesimin, %3’ü orta %40’lık kesimin ve %1,6 puanı en alt %50’lik kesimin payını artırmıştır. Bunu biraz açalım.
100 kişilik bir toplum her yıl 100 birim gelir ürettiğini düşünelim. 1987 yılında bir kişi toplam üretimin 27,9 birimini alırken 1994 yılında bu bir kişinin gelirden aldığı pay 6,5 birim azalarak 21,4 birime düşmüştür.
1 kişinin gelirindeki bu 6,5 birimlik azalma toplumun geri kalan 99 kişisine nasıl dağıldı?
- 1,6 birim 9 kişi tarafından (kişi başına ortalama 0,172 birim=1,6/9)
- 3 birim 40 kişi tarafından (kişi başına ortalama 0,083 birim=3/40)
- 1,6 birim 50 kişi tarafından (kişi başına ortalama 0,033birim=1,6/50)
paylaşılmıştır.
2002 yılında en üst %1’lik kesim milli gelirden %22,1 pay alırken 2007 yılında bu oran %5,5 puan azalarak %16,6’ya gerilemiştir. Ayrıca bu dönem en üst %9’luk kesimin milli gelirden aldığı pay da %1,3 puan azalarak %33,1’den %31,8’e düşmüştür. Yani en süt %10’luk kesimin milli gelirden aldığı pay 2002-2007 döneminde %6,8 puan düşmüştür.
Bu %6,8 puanlık düşüşün, %4,2’si orta %40’lık kesimin ve %2,7 puanı ise en alt %50’lik kesimin payını artırmıştır. Bunu yukarıdaki gibi yine biraz açalım.
100 kişilik bir toplum her yıl 100 birim gelir ürettiğini düşünelim. 2002 yılında on kişi toplam üretimin 55,2 birimini alırken 2007 yılında bu bir kişinin gelirden aldığı pay 6,8 birim azalarak 48,4 birime düşmüştür.
10 kişinin kişinin gelirindeki 6,8 birimlik azalma toplumun geri kalan 90 kişisine nasıl dağıldı?
- 4,2 birim 40 kişi tarafından (kişi başına ortalama 0,104 birim=4,2/40)
- 2,7 birim 50 kişi tarafından (kişi başına ortalama 0,053 birim=2,7/50)
paylaşılmıştır. Yani en üst %10’luk kesimin gelirindeki 6,8 birimlik azalma, orta sınıfın kişi başına ortalama gelirini 0,104 birim artırırken en alt %50’lik kesimin kişi başına ortalama gelirini 0,053 birim artırmıştır. Elbette bu değerler ortalamadır, ilgili kesimin örneğin orta %40’lık kesimin üst basamağında olanlar muhtemelen 0,104 birimden daha fazla gelirlerini artırmışlardır.
Türkiye Gelir Eşitsizliği Artış Dönemi: 2007-2018
2007-2018 döneminde en üst %1’lik kesimin milli gelirden aldığı %3,8 puan artarak %16,6’dan %20,4’e, en üst %9’luk kesimin milli gelirden aldığı pay ise %1 puan artarak %31,8’den %32,8’e yükselmiştir. Başka bir deyişle, bu dönemde en üst %10’luk kesimin milli gelirden aldığı pay %4,8 puan artarak %48,4’ten %53,2’ye yükselmiştir.
Söz konusu dönemde orta %40’lık kesimin payı %3,5 puan azalarak %36,6’dan %33,1’e, en alt %50’lik kesimin payı ise %1,4 puan azalarak %15’ten %13,7’ye düşmüştür.
Türkiye Servet Eşitsizliği: 1995-2022
Aşağıdaki grafikte 20 yaş ve üstü nüfusun net servetinin (borçlardan arındırılmış) dağılımı gösterilmiştir. Burada servetten kasıt gayrimenkul (konut, arsa..) sermaye, finansal sermaye ve endüstriyel sermayedir. Pratikte ülkemizde otomobil servetimizin bir parçası olsa da buradaki hesaplamalarda otomobilin değeri hesaplamalarda yoktur.
Bu grafiğe göre, günümüzde net servetin paylaşımının şu şekilde olduğunu görüyoruz.
- En zengin %1’lik kesim servetin %37’ine
- En zengin %9’lik kesim servetin %31’ine
- Orta %40’lık kesim servetin %29’una
- En yoksul %50’lik kesim servetin %3’üne sahiptir.
Başka bir deyişle, en zengin %10 toplam servet birikimin %68’ine sahipken, kendi nüfusunun 5 katı olan en yoksul %50’lik kesimin servetten aldığı pay %3’tür. Somutlaştırmak gerekirse, 10 kişi bir pastanın %70’ine sahipken, 50 kişi bu pastanın %3’üne sahiptir.
1995-2022 dönemi servet eşitsizliğini incelediğimizde, 2000-2007 döneminde servet dağılımında eşitsizliğin belirgin biçimde düştüğünü görüyoruz. Ancak 2007 yılından sonra servet eşitsizliğindeki düşüş durmuştur, hatta biraz yükselmeye başlamıştır.
Türkiye Servet Eşitsizliği Düşüş Dönemi: 2000-2007
2000-2007 döneminde en zengin %1’lik kesimin servetten aldığı pay %13,7 puan düşerek %50,3’ten %36,7’ye düşmüştür.
En zengin %9’luk kesimin servetten aldığı payı %1,6 puan artarak %28’den %29,6’ya, orta sınıfın servetten aldığı payı %9,1 puan artarak %20,9’dan %30’a, en yoksul %50’lik kesimin payı ise %3 puan artarak %0,8’den %3,8’e yükselmiştir.
Türkiye Servet Eşitsizliği Yükseliş Dönemi: 2007-2018
2007-2018 döneminde en zengin %1’lik kesin servetten aldığı payı %2,2 puan, en zengin %9’luk kesim %0,3 puan artırmıştır. Başka bir deyişle bu dönemde en zengin %10’luk kesim servetten aldığı payı %2,6 puan artırmıştır.
Bu dönemde orta sınıfın servetten aldığı pay %2 puan, en yoksul %50’lik kesimin payı ise %0,6 puan gerilemiştir.
Bir Hatırlatma
Gelir ve servet eşitsizliğinde kesimler birbiri ile eşleşmek zorunda değildir. Örneğin gelir durumu bakımından en üst %9’luk kesimde olan biri servet bakımından en yoksul %50 içinde bulunabilir. Örneğin ayda 50 bin TL kazanan birisinin herhangi bir birikimi olmadığı gibi negatif net servete (yani hiç bir varlığı yokken bankalara borcu olabilir) sahip olabilir. Tersine servet bakımından orta %40’lık kesimde olan birisi gelir bakımından en yoksul %50 içinde de olabilir (Belki bir adet değerli bir konut miras kalmıştır)
Ama servet bakımından en üst %1’lik kesimin en yüksek %1’lik kesim içinde olması olasıdır. Çünkü büyük servetlerin sermaye geliri de büyük olacaktır. Örneğin 10 adet konutu olan birisi çalışmadan aylık 250-300 bin TL gelir elde edebilir. Böyle bir gelir düzeyi de bu kişiyi gelir düzeyinde de üst kesimlere taşır.
Tüketim Eşitsizliği ve Gelir Eşitsizliği
Gelir ve servet eşitsizliğinin dışında bir de tüketim eşitsizliği dediğimiz bir kavram vardır. Kredi koşullarının uygun olduğu dönemlerde toplumlar gelir eşitsizliğinin etkilerinin bir kısmını hissetmeyebilirler. Çünkü krediye erişimin kolay olması tüketim kalıbını bir süre devam ettirebilmemize olanak sağlar. Böyle bir durumda tüketim eşitsizliği gelir eşitsizliğinden daha düşük olur.
Ya da kamusal bir hizmet olan bir hizmetin parasallaşması durumunda ise gelir eşitsizliğinde değişme olmasa bile toplumlar eşitsizliği daha fazla hissedebilir. Böyle bir durumda tüketim eşitsizliği gelir eşitsizliğinden daha yüksek olur. Örneğin, devlet sağlık hizmeti vermeyi bırakırsa, gelir eşitsizliği değişmese bile sağlık hizmeti tüketim bütçesini artıracaktır. Bu da bizim gelir eşitsizliğinin etkisini daha fazla hissetmemize sebep olur.