Bu çalışmada kısaca Planlanan Harcamalar olarak ifade edilecek olan ekonomideki Planlanan Toplam Harcamalar 5 harcama türünden oluşur.

1 | Tüketim [Hanehalkı ve Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşların Nihai Tüketimi]

2 | Devlet Nihai Tüketimi

3 | Sabit Sermaye Yatırımları

4 | İhracat

Tüketim, Devlet Tüketimi, Yatırımlar ve İhracat için harcama yaptığımızda ithalat içinde harcama yapmış oluruz. Bu doğrudan ithal malı cep telefonu olabileceği gibi, yerli malı cep telefonunda kullanılan ithal ara girdiler aracılığıyla da olabilir. Bu yüzden yukarıdaki 4 harcama türünden ithalatı çıkarmalıyız.

5 | İthalat

Tüketime (c), Devlet Tüketimine (G), Sabit Sermaye Yatırımlarına (I), İhracata (X), İthalata ise (M) ve Planlanan Harcamaların toplamına da (AE) diyelim.

AE=C+G+I+X-M

Yukarıdaki denkleme Stoktaki Değişiklikler yani Stok Yatırımlarını (I*) eklediğimizde Üretime yani GSYH’ye ulaşırız. Üretime yani GSYH’ye Y diyelim

Y=C+G+I+X-M+I*

Şimdi iki eşitliği alt alta yazalım.

AE = C+G+I+X-M

Y = C+G+I+X-M+I*

Üretim Planlanan Harcamalardan fazla olursa ne olur? Bazı mallar satılamadığı için ekonomide stok oluşur. TÜİK’in Ulusal Hesaplarında Stoktaki Değişiklikler kalemi yani yukarıdaki denklemde I* pozitif değer alır. Bu ilgili dönemde ekonomide Stok Yatırımı (I*) yapıldığını ifade eder.

Planlanan Harcamalar Üretimden fazla olabilir mi? Evet ancak bunun olabilmesi için geçmiş dönemlerde Üretimin Planlanan Harcamalardan fazla olması gerekir. Başka bir deyişle, geçmiş dönemlerde ekonominin Stok yapmış olması gerekir.

Ekonomide geçmiş dönemlerden Stok Yatırımlarının bulunduğu koşullar altında, Planlanan Harcamalar Üretimden fazla olduğunda, Stok Yatırımları piyasa arz edilerek talep karşılanır. TÜİK’in Ulusal Hesaplarında Stoktaki Değişiklikler kalemi yani yukarıdaki denklemde I* negatif değer alır.

Buraya kadar olan açıklamalarımızda, Planlanan Harcamalar karşılandığı için Planlanan Harcama Gerçekleşen Harcamaya eşitti. Ancak ekonominin geçmiş dönemlerden bugüne kadar sürdürdüğü Stok Yatırımları yoksa, Planlanan Harcama ile Gerçekleşen Harcamalar birbirine eşit olmaz. Eğer Planlanan Harcama Üretimden büyükse, yani Ekonomide Planlanan Harcama fazlalığı-talep fazlalığı var ise, fiyatlar yükselecek, fiyat yükselişi sebebiyle ekonomide bazı kesimler harcamalarından vazgeçecek ve Gerçekleşen Harcamalar, Planlanan Harcamalardan küçük olacaktır. Bu koşullar altında, Planlanan Harcama Üretimden büyüktür ancak Gerçekleşen Harcama Üretime eşittir.

Bir üst paragrafta tam istihdam varsayımı yapmadığımı belirtmek isterim. Anlatmak istediğim belirli bir dönemde ekonomide Planlanan Harcama yüksekse, Üretimini hızlı bir şekilde ayarlama yeteneğine olan sektörler (imalat sanayi gibi) bir miktar gecikmeli de olsa aynı dönem içinde Üretimini artırarak tepki verecektir. Ancak Üretim artışı sonrasındaki Üretim düzeyi halen Planlanan Harcamadan düşükse ve fazlalığı karşılamada ithalat arzı da yeterli değilse fiyatlarda artış eğilimi görülebilir. Ancak bu fiyat artışı bir sonraki dönem için üretimi ve ithalatı teşvik edecektir. Ancak aynı durum tarım sektöründe meydana gelirse, tarım sektörünün dış ticarete konu olma derecesi düşük olduğu ve üretim ayarlamalarını hızlı bir şekilde yapamayacağı için fiyatlar aynı dönemde imalat sanayi sektörüne göre çok daha hızlı yükselecektir. Bir sonraki dönemde çiftçiler fiyatlardan aldıkları sinyali dikkate alarak eğer mümkünse üretimlerini artırabilirler veya bu talebin geçici olduğunu düşünüp değiştirmeyebilirler.

Üretim ve Planlanan Harcama (Planlanan Toplam Talep) kavramlarını açıklığa kavuşturduğumuz için Türkiye Ekonomisini inceleyebiliriz.

Aşağıdaki grafikte yıllık nominal GSYH ile Harcamaların 2022-Q2 ile 2024-Q2 dönemindeki seyri sunulmuştur.

Ne Görüyoruz?

1 | 2022-Q2 ile 2023-Q3 döneminde yani faiz politikasında değişikliğe gidilmeden önce ekonomide Üretim Harcamalardan daha yüksek. Başka bir deyişle ekonomi Stok Yatırımı yapmıştır.

2 | 2023-Q3 ile 2024-Q2 döneminde ise Harcamalar Üretimden daha yüksek. Yani, Türkiye Ekonomisi geçmiş yıllarda gerçekleştirmiş olduğu Stok Yatırımlarını piyasaya arz ediyor.

Anlamaya çalışalım. Talep Enflasyonu yaygaralarının koptuğu dönemde ekonomide Üretim Harcamalardan fazla, faiz oranları artırılmaya başlandıktan sonra ise Üretim Harcamalardan az.

Türkiye'de Talep Enflasyonu Miti
Kaynak: TÜİK

Aşağıdaki grafiğin de gösterdiği üzere bu dönemde Reel GSYH büyümeye devam etmiştir. Dolayısıyla, Stok Yatırımlarının, ekonomide bir Harcama Eksikliği sebebiyle oluşmadığını söyleyebiliriz. Başka bir deyişle, ekonomik kriz dönemlerinde olduğu gibi Stok Yatırımları arzu edilmeyen bir yatırım değildir. Ekonomi kendi isteğiyle Stok Yatırımı gerçekleştirmiştir.

Türkiye'de Talep Enflasyon Miti-4
Kaynak: TÜİK

Şimdi konuyu çeyreklik dönemler itibarıyla inceleyelim.

2023 yılı ikinci çeyreğinde nominal olarak Stoktaki Değişiklerin GSYH’ye oranı -%4,4’tür. Yani, 2023 yılı ikinci çeyreğinde, faiz artırımı öncesinde ekonomide Harcamalar Üretimin üzerine çıkmıştı ve bu fazla Harcama geçmiş yıllarda oluşturulan Stokların piyasaya arz edilmesiyle karşılanmıştır. Bu dönemden sonra Harcamalar Üretimin daima üstünde olmuştur. Ancak bu Harcama fazlalığı ekonominin tam istihdam üretim seviyesinin üzerindeki Harcama fazlalığı değildir. Bu Harcama fazlalığı sadece Harcamaların Üretimden fazla olmasıdır.

2020 yılı ilk çeyreği ile 2023 yılı ilk çeyreği arasında ekonomide Üretim Harcamalardan yüksekken, 2023 yılı ikinci çeyreğinde bu durum tersine dönerek Üretim Harcamalardan düşüktür.

Bir önceki çeyreğe göre reel GSYH’nin artışına baktığımızda, 2023 yılı ikinci çeyreğinde ekonomi bir önceki çeyreğe göre %4 gibi dikkate değer bir büyüme gerçekleştirmiştir. Bir ekonomi bir önceki çeyreğe göre dört çeyrek üst üste %4 büyüse, o ekonominin yıllık büyümesi %17 olur. Yani 2023 yılı ikinci çeyreğinde ekonomide muhteşem bir Harcama artışı olmuş, bu Harcama artışına denk bir Üretim artışı ile cevap verilememiş olsa da yine muhteşem bir şekilde Üretim artışı ile karşılık verilmiş.

Türkiye'de Talep Enflasyonu Miti-3
Kaynak: TÜİK

%8,50 olan TCMB politika faizi 23 Haziran 2023’te %18,50’ye yükseltilmişti. Bu yüzden ekonomide faiz artış sürecine 2023 yılı üçüncü çeyreğinde girildiğini söyleyebiliriz. Oysa ekonomide Harcama fazlalığı, faiz artışı sürecinden bir çeyrek önce başlamıştır ve 2024 yılı ikinci çeyreği itibarıyla da devam etmektedir. 2023 yılı son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %1,17 büyüyen ekonomi 2024 yılı ikinci çeyreğinde %1,36 büyümüştür. 2024 yılı ikinci çeyreğinde ise Türkiye Ekonomisi bir önceki çeyreğe göre %0,07 büyümüştür. Ekonomide halen Harcama fazlalığı olmasına rağmen, bu Harcama fazlalığı Üretimi artırmıyor, Stokların piyasaya arz edilmesiyle karşılanıyor. Faiz artışı ve döviz kurunun göreli olarak istikrar kazanması Stok tutmanın fırsat maliyetini yükselttiği için firmalar Üretimi yavaşlatıp Stoklarını piyasa arz etmeye başlamışlardır.

Ekonomimizde önemli miktarda stok yatırımı bulunmaktadır. Faiz ve kredi miktar kısıtlamaları politikasıyla Harcamalar daraltılarak enflasyonun düşürülmeye çalışılmasına mallar cephesi de Üretim düşüşü ile tepki veriyor.

Çekirdek TÜFE, enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE’dir. Çekirdek TÜFE’den hizmetler TÜFE’sini çıkarırsak Temel Mallar TÜFE’sine ulaşırız. Bu malların temel özelliği dış ticarete konu olma derecesi oldukça yüksek olmasıdır. Bu malların ulusal para birimi cinsinden fiyat değişimleri uluslararası piyasalardaki dolar cinsinden fiyatlar ve dolar kuru değişimi tarafından belirlenir.

Ağustos 2023 ile Ağustos 2024 döneminde yani son bir yılda dolar kuru %24,53 artmıştır. Temel Mallar ise aynı dönemde %28,91 artmıştır. Dayanıklı Mallar (Altın Hariç) ise %23,69 artmıştır.

blank
Kaynak: TÜİK

1 | Yaşadığımız enflasyon Talep Enflasyonu değildir.

2 | Mallar sektöründe önemli miktarda stok vardır.

3 | Ekonomi yönetimi kademeli bir şekilde talebin artış hızını yavaşlatmaya çalışıyor.

4 | Ekonomi yönetiminin kademeli talep artış hızını yavaşlatmasına reel sektör de kademeli olarak üretim artış hızını düşürerek tepki veriyor.

5 | Bu süreç içinde ara malları ithalatının düşmüştür. Bunun sebebi, stokların fırsat maliyeti yükseldiği için, firmaların ithalat talebini kısmaları, Stoklarındaki ithal malları (doğrudan ya da üretim sürecinden geçirildikten sonra) piyasaya arz etmeleridir.